Vahşî, Hz. Hamzanın Bedir Savaşında öldürdüğü Tuaymenin kardeşinin oğlu olan Cübeyr bin Mutimin kölesi idi. Uhud Savaşında, Cübeyr ona demişti ki: Hamzayı öldürürsen seni azat ederim! Ebu Süfyanın hanımı Hind de, Bedirde öldürülen Mekke eşrafından olan babasının ve amcasının intikamı için, Vahşîye mükâfat vaat etmişti. Vahşî, Uhudda Hz. Hamzayı, mızrağını atarak şehit etti. Mekke fethedildiği gün, Vahşî, Mekkeden kaçtı. Sonra pişman olup, Medinede mescide gelip, selam verdi. Resulullah Efendimiz selamını aldı. Vahşî dedi ki: Ya Resulullah! Bir kimse Allaha ve Resulüne düşmanlık yapsa, en kötü, en çirkin günahı işlese, sonra pişman olup temiz iman etse, Resulullahı canından çok seven biri olarak huzuruna gelse, bunun cezası nedir? Resulullah Efendimiz buyurdu ki: İman eden, pişman olan affolunur. Bizim kardeşimiz olur. Vahşi: Ya Resulallah! Ben iman ettim. Pişman oldum. Allahü Teâlâyı ve Onun Resulünü her şeyden çok seviyorum. Ben Vahşîyim! Efendimiz, Vahşî adını işitince, Hz. Hamzanın şehit edilmiş hâli gözünün önüne geldi. Ağlamaya başladı. Vahşî, öldürüleceğini zannederek kapıya yürüdü. Ashab-ı Kiram kılıçlarına sarılmıştı. Vahşî, Son nefesimi alıyorum. derken ve herkes, Öldürün! emrini beklerken, Efendimiz buyurdu ki: Kardeşinizi çağırınız! Kardeş sözünü işitince, saygı ile çağırdılar. Peygamberimiz Vahşîye, affolunduğunu müjdeleyerek buyurdu ki: Fakat, seni görünce dayanamıyorum, elimde olmadan üzülüyorum. Hz. Vahşî (ra), Resulullahı üzmemek için, bir daha yanına gelmedi. Vahşî (ra) daha sonra peygamberlik iddiasındaki yalancı Müseylimeyi mızrağıyla öldürmüştür.
Beyza Şükran Can
Yanıtla